Latest Blog Post

Uzun bir sessizliğin ardından herkese merhaba :)

Bir kaç gündür alarm sesiyle uyanmıyorum. Telefonum artık bana toplantıları hatırlatmıyor, kahve makinem “Bugün yine çok işimiz var dostum” demiyor. Çünkü artık tatildeyim. Ve bu tatil, öyle güneşte biraz uzan, akşam erkenden odana çekil türünden değil. Bu tatil, hayatın Johnny’ye “çok yaşa” demesi gibi bir şey!

Evet, çalıştık. Hem de ne çalışmak! İnsanları dinledik, sırt ağrılarına merhem olduk, dostların dertlerini kendimize yük ettik, sabahlara kadar yazılar yazdık, bloglar karaladık… Ama yeter! Şimdi Johnny için sadece gökyüzü, gece, yüksek sesli müzik ve biraz fazla açık saçık kahkahalar zamanı!

İlk uçakla, pasaportta bir damga daha… Gidilen yer mi? Söylemem. Çünkü bazı yerlerin adı yok, sadece yaşanır. Ama şunu bil: Güneş ısıtıyor, ama geceler daha sıcak. Tişört yok, ayakkabı yok, plan yok. Sadece ben, birkaç çılgın yabancı, gece boyunca sahilde yankılanan kahkahalar ve… sınırsız alkol!

Sabahları denize girip geceleri bar tezgahına uzanıyorum. Arada kayboluyorum; bazen bir sörf tahtasında, bazen de bir otelin çatı katında, biriyle ya da hiç kimseyle.

Bu tatil bana “sen hala gençsin” demiyor, “unutma, hep deliydin” diyor. Bazen kendimi kaybediyorum ama biliyorum ki doğru yerdeyim. Çünkü bazen kaybolmak, haritanın en güzel noktasına çıkmanın tek yoludur.

Ve bu tatil daha yeni başlıyor.