Latest Blog Post

Johnny B. Goode

İnsanlık, doğası gereği sürekli “bir adım daha ileri” deme dürtüsüyle hareket eden tuhaf bir tür. Çağ açıp çağ kapatmış, eline geçen her imkânı yeni bir şey üretmek için zorlayan bir mekanizmaya sahip.
Tabii bu mekanizma, memurların öğle arasından sonra 3 kahvesine kadar yatış süresine denk geldiğinde tam anlamıyla "işlevsel" bir üretkenlik sağlamıyor olsa da, konumuz aslında tam olarak bu değil.

1977'de NASA uzaya Voyager 1'i fırlatırken, insan yapımı bir aletin gelmiş geçmiş en uzak noktaya gitmesini hedeflemiş. (Rekor hala bunda, öyle söylim))

Bir de, madem bu aleti uzaya fırlatıcaz, ölümsüz olsun demişler ve içine milyonlarca, milyarlarca yıl bozulmadan kalabilecek bir altın plak koymuşlar. 55 dilde selamlama (türkçe olmaması da NASA'nın ayıbı, uzaylıların da türk çıkabileceğini gözden kaçırmışlar)) dünyadan sesler ve fotoğraflar falan koymuşlar. İçine de 1 tane şarkı koyalım, bonus olsun demişler ve müzik listesi toplantısında Chuck Berry’nin Johnny B. Goode isimli şarkısı önerilmiş. bazı BİLİM ADAMLARI bu şarkının çok gürültülü olmasından dolayı koyulmasını istememiş ve dönemin komite başkanı Carl Sagan da durur mu hiç, “Uzaylıların da biraz rock’n roll duymaya hakkı var” diye patlatmış cevabı ve herkes okey olmuş.

Yani anlayacağınız, şu anda uzayda bir yerlerde bu şarkı çalıyor ve bir gün bizden daha zeki bir medeniyet kafam şişti diyip, rock sevmediğine karar verirse, bizi istila edebilir. Hayatımızın ve insanlığın gelişimi (memurlar hariç) aşağı yukarı böyle küçük detaylara bağlı.

Ha bu arada, Voyager 1 nerde şu an derseniz de, saatte ortalama 61.000km hızla ilerliyor. (Kıyaslama bakımından dünyanın etrafı 40.000km falan) saatte 1.5 dünya kadar yol alıyo ama daha 2012 yılında falan güneş sisteminin sınırı olarak kabul edilen heliopause'u geçebildi. Yani, evrendeki bir toz tanesinden daha küçük bir nokta kadar ilerleyebildik, öyle söyleyeyim.

Bir sonraki yazım AI ile alakalı olacak<3